SAHİH-İ MÜSLİM

Bablar Konular Numaralar  

YOLCU NAMAZI BAHSİ

<< 813 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

263 - (813) حدثنا أحمد بن عبدالرحمن بن وهب. حدثنا عمي عبدالله بن وهب. حدثنا عمرو بن الحارث عن سعيد بن أبي هلال؛ أن أبا الرجال محمد بن عبدالرحمن؛ حدثه عن أمه عمرة بنت عبدالرحمن، وكانت في حجر عائشة، زوج النبي صلى الله عليه وسلم، عن عائشة؛ أن رسول الله صلى الله عليه وسلم بعث رجلا على سرية. وكان يقرأ لأصحابه في صلاتهم فيختم بـ(قل هو الله أحد). فلما رجعوا ذكر ذلك لرسول الله صلى الله عليه وسلم. فقال "سلوه. لأي شيء يصنع ذلك". فسألوه. فقال: لأنها صفة الرحمن. فأنا أحب أن أقرأ بها. فقال رسول الله صلى الله عليه وسلم "أخبروه أن الله يحبه".

 

{263}

Bize Ahmed b. Abdirrahmân b. Vehb rivayet etti, (Dediki): Bize amcam Abdullah b. Vehb rivayet etti. (Dediki): Bize Amru'bnü'l-Hâris, Saîd b. Ebî Hilâl'den naklen rivayet etti. Ona da Ebû'r-Ricâl Muhammed b. Abdirrahmân, annesi Amra binti Abdirrahmân'dan naklen rivayet etmiş. Amra, Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'in zevcesi Âişe'nin himayesinde bulunuyoımuş. O da Âişe'den rivayet etmişki,

 

Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir zât'ı bir seriyyeye kumandan olarak gazaya göndermiş. Bu zât maiyyetindekilere namaz kıldırırken kırâetini dâima İhlâs sûresi ile bitirirmiş. Gazadan döndükleri vakit ashâb bunu Resûlullah (SallalIahu Aleyhi ve Sellem)'e söylemişler. Efendimiz (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Ona sorun; bunu niçin yapıyormuş?» buyurmuşlar. Ashâb, o zâta sormuşlar; şu cevâbı vermiş:

 

— Çünkü İhlâs sûresi Rahmân'ın sıfatıdır; ben de kirâetimi, o sıfatla yapmak isterim. Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) :

 

«Ona haber verin ki, Allah da onu seviyor.» buyurmuşlar.

 

 

İzah:

Bu hadîsin Ebû Saîd-i Hudri rivayetlerini Buhârî «Kitâbu Fedâilû'l-Kur'ân» da tahrîc etmişdir.

 

Ulemâ İhlâs sûresinin, Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olmasından ne murâd edildiği hususunda ihtilâf etmişlerdir.

 

Mâzirî'ye göre Kur'ân-ı Kerîm, üç kısma ayrılır: Kıssalar, ahkâm ve Allah'ın sıfatları... İhlâs sûresi sırf Allah'ın sıfatlarına mahsûsdur. Onun için de Kur'ân-ı Kerîm'in üç cüz'ünden biri demekdir.

 

Bâzıları: «İhlâs sûresinin sevabı katlanarak, Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birinin katlanmıyan sevabı kadar olur.» demişlerdir.

 

Bir takımları: «Kur'ân-i Kerîm üç kısımdan fazla değildir. Bunlar :

 

a) Allah Teâlâ'mn zâtını bilmeye irşâd;

 

b) İsim ve sıfatlarını bilmeye;

 

c) Fiil ve âdetlerini bilmeye irşâddan ibâretdir. Bu sûre Allah'ı takdîs ve tenzihe şâmil olunca Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) onu Kur'ân'ın üçte birine denk tutmuşdur.» derler.

 

Ulemadan bir cemaata göre, İhlâs sûresinin tez'ammun ettiği tevhidi ikrar Allah Teâlâ'ya iz'ân ile îmân, Kur'ân-ı Kerîm'in Üçte birini okumak gibiidr. Hattâ: «Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bu sözü muayyen bir şahsa söylemişdir. Binâenaleyh hüküm ona mahsûsdur.» diyenler bile vardır.

 

Ebû Ömer İbni Abdilberr: «Biz Peygamber {Sallallahu Aleyhi ve Sellem)'den sahîh ve sabit olarak nakledilen rivayetle amel eder; ondan öteye geçmeyiz. Mânâsını bilmediklerimizi (Aleyhissalâtü Vesselâm) efendimize havale eyleriz. (Burada da) ihlâs suresinin neden Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olduğunu bilmiyoruz.» demişdir.

 

İshâk b. Râhuye: «Bu hadîsin mânâsı: Üç ihlâs okuyan kimse, bütün Kurân'ı okuyan kadar sevap kazanır, demek değildir. Velev ki İhlâsı ikiyüz defadan fazla okusun.» diyor.

 

Bu bâbda Ebû'l-Hasen El-Kaabisî dahî şunları söylemektedir «İhtimâl ki İhlâs sûresini bir kaç kere okuyarak yatan azât, ezberinde başka bir sûre olmadığı için bunu az bulmuş; Resûlullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) de az bile olsa hayır işlemeğe onu tergîb ve teşvîk için İhlâs sûresinin Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olduğunu söylemişdir. Allah Teâlâ, kulunun az ameline mukaabil çok amel sevabı verebilir.»

 

Bâzıları «Bu hadîsden murâd: İhlâs sûresinin sevabı, içinde bu sûre okunmamak şartı ile Kur'ân-ı Kerim'in üçte biri sevabına muâdildir» demişlerdir.

 

İhIâs sûresinin, Kur'ân-ı Kerîm'in üçte birine muâdil olduğunu bildiren hadîsleri sahâbe-i kiramdan bir cemâat rivayet etmişlerdir ki, Ubeyyü'bnü Kâ'b, Ömeru'bnü'I-Hattâb; Ebû Eyyûb El-Ensârî, Ebû Mes'ûd El-Ensârî, Sımak ve Enes (Radiyallahu anhûm) bunlar meyâmndadır.

 

Allah Teâlâ'nın kulunu sevmesine gelince: Mâzirî'ye göre: Bundan murâd, kullarına sevap ve nîmet vermeyi dilemesidir.

 

Bâzıları : «Allah'ın kullarına mahabbeti, onlara sevap ve nîmet vermeyi vaad etmesi değil; fi'ien bu sevap ve nimeti vermesidir.» demişlerdir.

 

Kulların Allah Teâlâ'yı sevmesi ise; bâzılarına göre, Allah Teâlâ'ya meyletmelerinden ibâretdir.

 

Bir takımları: «Kulların, Allah'ı sevmesi, ona ibâdet ve tâata devam etmeleridir.» demişlerdir.